'Life'
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dünyanın binbir türlü hali var!
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Başlangıç?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Eugen Dwayne Russell
Adli Tıp Çalışanı
Eugen Dwayne Russell


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 17/09/09

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 10:13 am

Lelele Öykü yarın burda rp göreceksin, cidden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Acantha Winter Psyche
Manken
Acantha Winter Psyche


Mesaj Sayısı : 49
Kayıt tarihi : 17/09/09
Yaş : 38
Nerden : Londra

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyPaz Eyl. 20, 2009 9:44 pm

Out: Asd görüyorum, görüyorum!

Moda çekimleri, lüks arabalar, korumalar… Alışamamıştı Winter henüz. Aslında hiçte ona göre bir şey değildi. Değil o kokoş, kendini beğenmiş ve paparazzi peşinde koşan mankenlerden biri olmak, tanınan biri olmak bile ona uygun değildi. Ama bazen hayat karşınıza zorluklar çıkarabilirdi elbette. Bu sizi istemediğiniz yerlere sürükleyebilir ya da sevmediğiniz insanların içine düşürebilirdi. Winter da işte böyle bir dönemdeydi. Henüz liseyi yeni bitirmiş ve iyi bir dansçı olmak için konservatuar hayalleri kurarken kendisini şov dünyasında buluvermişti. Ve bunun tek sorumlusu onun en iyi yerlere gelmesini istediğini söyleyen babasıydı. Winter’a göre zorluklar karşısında yapacak bir şeyler her zaman bulabilirdi ama anlaşılan babasına göre öyle değildi. O ailesini, dostlarını, sahip olduğu her şeyi bırakıp kendisini ölüme teslim etmişti. Batan şirket, geriye kalan borçlar ve hepsinin bir adam üzerine yüklenmesi. Kolay değildi belki ama tek çözüm de bu değildi. Birkaç ay önce babasının intihar ettiğini duyunca şok olmuş ve herkesten çok üzülmüştü. Yine de kızgındı ona. Nasıl böyle bencil hareket etmişti? Nasıl bu kadar aptalca düşünmüştü? Sanki Winter babasını onca sene hiç tanımamış gibiydi.

Arabasında eve dönerken yine aklına gelen babasını düşünmemeye çalıştı. Yeni işine konsantre olmalıydı, bu yeni yaşama alışmalıydı. Mesela bu araba, onun arabası? Bu arabaya sahip olalı en fazla bir ay olmuştu. Manken ajansıyla yaptığı anlaşma sonucu tabii. İki poz verip de bunca para kazanmak ne kadar doğru bilemiyordu. Ama buna ihtiyaçları vardı işte. Annesi çalışmıyordu, kardeşiyse henüz on üç yaşındaydı. Eh, işin içine babasının borçları da girince gelen teklifi reddetmek daha büyük aptallık olurdu. Şimdilik iyi gidiyordu. Sadece maddi açıdan sahip oldukları artmıştı. Bunun dışında hayatında pek değişiklik yoktu. Yeni bir eve çıkması dışında. Annesini pek istemese de onu ikna etmeyi başarmıştı. Sürekli ölen kocasına laf söyleyip duran bir anne ve hayata bomboş gözlerle bakan kardeşi ona fazla gelmeye başlamıştı. Olan olmuştu işte kabullenmesi bu kadar mı zordu? Babasının yaptığı gibi onlarda kendilerini salıverirlerse ne anlamı vardı ona buna kızmanın? Dönüp dolaşıp aynı konuya gelmekten sıkılmıştı Winter ama neyse ki evine gelmişti.

Eve girer girmez banyoya koştu ve yarım saat kadar çıkmadı. Yorgunluğunu atmanın en güzel yanı buydu. Her gün bu kadar yoğun olmasa da bir gün evden çıktığı zaman akşama kadar koşturuyordu. Bugün de o yorucu günlerden biriydi işte. Üzerine bir eşofman geçirdikten sonra ağır ağır yemek hazırlamaya başladı. Yalnız yaşamanın güzelliğine alışıyordu. Kendisini daha özgür hissetmeye başlamıştı bu eve taşındığından beri. Her ne kadar artık annesi olmadığından tüm işler ona kalmış olsa da seviyordu. Ne zaman isterse girip çıkıyor ve dilediği saatte yemek yiyebiliyordu. Yemeğini hazırlayıp bir tepsiye koydu ve oturma odasına geçti. Televizyon izlemeyi her zaman pek sevmese de yemek yerken izlemek hoşuna gidiyordu. Tam yemeye başlayacakken çalan telefonuna bakmak için yerinden kalktı. “Alo? İyiyim canım ya sen? Bu akşam mı? Peki gelirim. Saat kaçta? Tamam, görüşürüz. Hoşça kal.” Adım atacak hali bile yoktu aslında ama Lily onun çok yakın bir arkadaşıydı. İlk kez bir barda çıkacaktı ve onun gelmesini istemesi çok bir şey değildi. O kadarını yapabilecek haldeydi. Hakkında güzel hayaller kurduğu yemeğini çabucak bitirmek zorunda kaldı. Tepsiyi mutfağa bırakıp yatak odasına koştu. Lily’nin sahneye çıkmasına iki saat vardı ama biraz daha erken gelmesini istediğine göre ancak hazırlanırdı. Birkaç kıyafet denedikten sonra kırmızı mini eteğiyle siyah gömleğinde karar kıldı. Neredeyse beline gelen sarı, dalgalı saçlarına şekil verdikten sonra hafifçe makyajını yaptı. Son olarak siyah topuklu ayakkabılarını da giydiğinde sonunda hazırdı.

Bara geldiğinde yorgunluğunu tekrar hissetmeye başlamıştı ama birazdan üzerinden atacağını umuyordu. Kapıdan girerken ‘The Devil’s Joke’ yazan parlak tabela gözüne çarptı. Böyle ortamlar da ona göre değildi sanki. Belki de değişmeye başlamıştı. Eski Winter’ı pek göremiyordu bir süredir. Değişim iyi bir şey olsa da o hallerini özlemiyor değildi. Her durumun kendi göre güzelliği vardır, ilkesine uyarak gülümsedi. Daha kötü zamanları da olmuştu. Aslında şu an kötü de sayılmazdı ya. Lily’nin yanına gitmeyi düşünürken saatin on bir olmak üzere olduğu gördü ve kendisini uzun bacaklı sandalyelerden birine attı.


En son Acantha Winter Psyche tarafından Paz Eyl. 20, 2009 10:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eugen Dwayne Russell
Adli Tıp Çalışanı
Eugen Dwayne Russell


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 17/09/09

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyCuma Ekim 23, 2009 3:44 pm

Adli tıp için normal sayılacak günlerden biriydi. Sabahın erken saatlerinde muhtemelen dün gece öldürülmüş bir kadın cesedi getirmişlerdi, ardın gün adli tıp için sıkıcı bir gün halini almıştı. Adli tabip otopsiyi tamamlamış ve dosyayı yazmak üzere yanındaki çaylakları görevlendirmişti. Neden bu mesleği seçtiğini düşünerek kadının ölüm sebebini yazmakta olan genç adamın gözü saate ilişti. Öğlen olmuştu. Ve her ne kadar çalıştığı yer morg olsada buranın soğukluğuna, insana ölümü hatırlatan basık havasına alışamamıştı. Bu, bu işte, bu şehirde geçirdiği ilk hafta olan Dwayne aslında yeni hayatının hiçbir evresine uyum gösterememişti. Ah, çocukluk arkadaşı olan * ne kadar gerçek olduğu tartışılır * Raskolnikov'un çıkıp gelmesinin dışında.

Dwayne, beyaz denebilecek kadar sarı saçlara sahip * ki bu kendi tercihiydi. orjinalinde siyah saçlara sahiptir.* , orta boylu, normal bir vücut yapısında yakışıklı denebilecek niteliklerde bir erkekti. Gülümsemesi çoğu kadını baştan çıkarabilirdi şüphesiz. Şimdi Adli Tabip olmak için uğraşan bir çaylak olsada Amerika'dayken bir müzik grubuna ve şimdiki hayatından daha iyi bir hayata sahip olduğunu söylebiliriz. Raskolnikov ise her ne kadar ismini Dostoyevski'nin Suç ve Ceza adlı romanındaki baş karakterden alıyor olsada o karakterle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyebiliriz. Raskolnikov yada Dwayne'in çoğunlukla kullandığı gibi Rask, Dwayne'in boylarında hafif uzun ve siyah saçlara sahip onun dışında dış görünüş olarak Dwayne'e ikizi kadar benzeyen, karakter olaraksa Dwayne'in tam zıttıdır. Raskolnikov ilk kez ortaya çıktığında lisede okumakta olan Dwayne uzun bir süre onun Rusya'dan gelen yeni öğrenci olduğuna inanıp ardından arkadaşlarının ona deli gözüyle bakmasıyla Rask'ın bir hayal ürünü olduğunu kabul etmiştir. Yinede Rask onun en yakın, en çekilmez arkadaşı olmaya devam etmiştir. Lisenin son yılında kendine sosyal bir çevre edinene kadar. O zamanlar Raskolnikov'un yokluğunu pek hissetmesede, yeni bir ülke, yeni bir yaşam ile hissettiği yalnızlığı doldurmaya yine Rask gelmiştir. Hala en yakın ve en çekilmez arkadaşıdır Rask.

" Tanrım, tanrım hayatımda senin kadar yavaş hareket eden birini daha görmedim! Kaç saattir o lanet olası raporu yazıyorsun!" Otopsi masasının üzerinde oturan Rask'ın sesi bütün odada yankılanmıştı. Yeniden saate baktı Dwayne, sadece(!) üç saattir yazıyordu. Normalde yarım saatlik işi olan kağıt parçasına üç saat boyunca ne yazabilmişti ki? Kağıdı masada bırakarak sandalyeden kalktı, ne uzun nede zorlu bir gün olmuştu ama Dwayne'in biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Eve doğru giderken gece onda buluşması gereken kızı çoktan unutmuştu bile. Ah elbette Dwayne'in bütün bu yalnızlığının içinde nasıl başardığını bilmediğimiz birde çapkınlığı vardı. Her gün başka birini bulmak konusunda üstüne yoktu onun.

***

Telesekreterine bırakılmış sinirli notu dinlerken yüzünde salak bir sırıtma vardı sadece.

Ne halt yemeye gelmedin bilmiyorum. Ama beni bir daha arama, seni lanet olası bir saat boyunca bekledim.
Esneyerek saatine baktı on bire geliyordu. Madem birini kaçırmıştı, dışarıya çıkıp yeni birini bulmakta bir sakınca yoktu. Zaten onun neden bu kadar sinirlendiğine anlam verememişti. Ne vardı yani bir saat geç kaldıysa? Hızlı bir duş ve bir gömlek, bir keten pantolonun ardından hazırdı. Buraya yeni geldiği için bildiği barlar da sınırlıydı, bu yüzden evine yakın olan The Devil's Joke'a gitmeyi seçti. Hem kısa bir yürüyüş yapmış olurdu.

Bara girdiğinde farkedilir bir hava değişikliği yaşadı. İngiltere'nin soğuk ve temiz havası yerini basık bir havaya bırakmıştı. Henüz grup sahneye çıkmamıştı ama gürültülü bir müzik kulaklardan içeriye doluyordu. Dwayne seviyordu burayı. Amerika'ya benzeyen nadide yerlerden biriydi. Kendini evinde gibi hissetmesine neden oluyordu burası. Bara doğru yaklaşıp bir bira istedi ve barın önünde duran sandalyelerden birine oturdu. Özellikle buraya oturmuştu aslında, hemen yanında tek başına oturmakta olan sarışın bayan epey bir ilgisini cezbetmişti çünkü. Yosun yeşiline benzeyen gözlerinde garip bir ışık vardı, farklıydı sanki. Ve o bembeyaz teni fark etmeyip hoşuna gitmeyen erkeğin gay olduğuna da hiçbir şüphe yoktu onun için. Barmen kocaman bardakta, köpüklü bir birayı Dwayne'in önüne bıraktıktan sonra en şirin gülümsemesini takınarak " Siz gerçekten şeytanın bir şakası olmalısınız. Bir içki ısmarlamama izin verir miydiniz? Bu arada ben Dwayne." İngiliz olmadığını ele veren aksanıyla hızlıca konuşmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Acantha Winter Psyche
Manken
Acantha Winter Psyche


Mesaj Sayısı : 49
Kayıt tarihi : 17/09/09
Yaş : 38
Nerden : Londra

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyC.tesi Ekim 24, 2009 7:49 pm

İçkiyle arasının pek iyi olduğu söylenemezdi. Hele ilk kez lise de bir arkadaşının doğum günü partisinde iki şişe birayla kendisini kaybetmişti. Onu önce ayıltıp sonra eve götürmüşlerdi. Ondan sonra uzun süre elini sürmemişti ama bir kaç defadan sonra alışmaya başlamıştı. Yine de tedbirli olmak açısından vişne suyuyla karıştırılmış şarap istedi. O sırada sahneden sesler gelmeye başlamıştı. Gitaristlerden biri akort yapmaya çalışırken Lily de sessizce mikrofonun arkasında duruyordu. Winter’ı görünce hafifçe göz kırptı. O da gülümseyerek karşılık verdi. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Winter’ı gördüğüne de sevinmiş görünüyordu. Bunu fark edince tüm yorgunluğuna rağmen gelmiş olmasına sevindi. Hem biraz eğlenirdi.

İkinci şarkıda kendisini kaptırmaya başlamıştı. İçkisinin bitmek üzere olduğunu fark edince tam bir tane daha söyleyecekken tanımadığı bir ses duydu. “ Siz gerçekten şeytanın bir şakası olmalısınız. Bir içki ısmarlamama izin verir miydiniz? Bu arada ben Dwayne.” Döndüğünde kendisine çapkın ve aynı zamanda masum bakışlar atan adamı fark etti. Yeşil gözlerinde ki ışıltı ile hafif gülümsemesini birbirini tamamlıyor gibiydi. Bir an onun bu üstü kapalı nezaketi sinirlerini bozsa da, hoşuna da gittiğini fark etti. Klasik cümleler, bakışlar… Kesinlikle sinir bozucuydu. Yani öyle olmalıydı. Ama nedense yeterince değildi. “ Winter. Memnun oldum.” Dedi adamın elini sıkarken. “ Teşekkür ederim. Bir kadeh daha alabilirim.” Diye devam etti boş bardağı gösterirken. Bilmiş bir gülümsemeyle onun yapmacık nezaketine karşılık veriyordu. Yeni tanıştığı adam, yani Dwayne, barmenden içki isterken sahneye doğru döndü. Şarkı bittiğinde Lily’ye hafifçe el salladı. Başını çevirdiğinde Dwayne’in gözleriyle karşılaştı ve çok yakın olduklarını fark etti. Ona soran gözlerle bakıyordu. İstifini bozmadan cevap verdi. “ Oldukça iyi öyle değil mi? Lily sesiyle iyi yerlere gelebilir. ” Arkadaşı için biraz gururlandığını fark etti.

“ Dans edelim mi? Bu şarkıyı çok severim. ”Cevabı beklemeden ayaklanmıştı bile. Kendisine neden bu kadar güveniyordu ki? Bu büyük ihtimalle Winter’ın suçuydu. Baştan yüz vermişti ne bekliyordu ki. Karşılık olarak kalkıp dans pistine yürüdü. En sevdiği şarkıymış, tabi tabi. Bu klasik laflarına sinir olsa da, karşı gelmiyordu. Gelemiyordu da denebilir. Dwayne deki çekim gücüne karşı koymak çok zor gibiydi. Ellerini omuzlarına koydu ve pistteki dans eden birkaç çiftten biri oldular. Böyle dikkat çekmek hoşuna gitmiyordu. Yine de mutlu görünmeye çalıştı. Dwayne’de en ufak bir tedirginlik ya da sıkıntı yoktu. Hayatından oldukça memnun gibiydi. Eğer bu şekilde onu etkileyebileceğini düşünüyorsa kesinlikle haklıydı. Winter konuşacak bir şey bulamamıştı ve kendisini dansa bırakmıştı. Dwayne ise her an söyleyecek bir şeyi varmış gibiydi. “ Böyle güzel bir bayanın yalnız olması çok şaşırtıcı. ” Şu an karşısındaki kim olursa olsun bunu söyleyebilirdi; hiç yaratıcı değildi. Ama kimse sanki çok farklı bir şey söylüyormuş havasında söyleyemezdi herhalde. “ Teşekkür ederim ama yalnız olduğumu da nereden çıkardın. Senden başka kimsenin böyle düşündüğünü sanmıyorum.” Dedi gülümseyerek. Bu lafı farklı yerlere çekebilirdi ama belki Winter da bunu istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eugen Dwayne Russell
Adli Tıp Çalışanı
Eugen Dwayne Russell


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 17/09/09

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyPerş. Ara. 03, 2009 2:47 pm

Mavi gözler, hafif dalgalı sarı saçlar bembeyaz tenin üzerinde bir ressamın elinden çıkmış gibi duruyordu adeta. Böylesi bir güzellik Dwayne için kesinlikle elden kaçmaması gereken bir şeydi. Lily ile ilgili şeyler şu an umrunda değildi bu yüzden Winter sözünü bitirir bitirmez onu dansa kaldırmıştı. Aslında ona başka seçenek bırakmamış gibi gözüküyordu, dans edelim mi? sorusunun ardından cevap beklemeye bile ihtiyaç duymadan ayağa kalkmıştı. Biliyordu onu genelde reddetmezlerdi.

“ Teşekkür ederim ama yalnız olduğumu da nereden çıkardın. Senden başka kimsenin böyle düşündüğünü sanmıyorum.”

Dışarıdan bakan birisi bozulduğunu söyleyemezdi, fakat Winter’ın sözleri taktik değiştirmesi gerektiğini düşündürdü ona. Ne demek istemişti bu cümlesinde? İma açıkça gözüküyordu ama Dwayne yalnız değilimin arkasında sevgilim varı çıkartmayacak kadar profesyoneldi. Genelde kızlar sevgilileri varken yanlarına yaklaşan adamların suratlarına bile bakmazlardı, aman ne güzel bir hareket! Kızların birisine bu kadar bağlanmasını bir türlü çözememişti Dwayne, sanki erkeklerinin çok umurlarındaymış gibi onların ona bu kadar bağlı olması. Uyanın Tanrı aşkına şu anda bile aldatılıyorsunuz, fiilen veya değil, erkeklerin aklı hep sahip olamadıklarındadır. Akıllanın biraz.

Winter’ın dansa başlarken aralarında açtığı aralığı yavaş yavaş kapatıyordu Dwayne, dans etmeyi her zaman sevmişti ama böyle durumlarda pek eğlenceli olduğunu söyleyemezdi. Dwayne için bile hiç tanımadığı biriyle geçirdiği ilk saatler zordu, o kadar çok insan tanımışken hem de… “ Bence yinede yalnız hissediyorsun, içeriye tararken takındığın bakışlar ve şu gülümsenin altından bile bunu görebiliyorum.” Winter’ın başını kaldırıp tam olarak gözlerinin içine doğru bir bakış atmasıyla * ki bunun hangi duyguyu barındıran bir bakış olduğunu çözememişti.* Sanki bir şeyi batırmışta toplamaya çalışırmış gibi hızlı bir şekilde konuştu. “ Affedersin, haddimi aştım.” Aslında tam olarak söylemek istediğini söylemişti. Winter’ın sözlerini davet edildiği bir oyun gibi alarak buna devam etmişti. Dwayne’in sözlerini tamamlaması ile biten şarkıyla ikili dansı bıraktı fakat hala elleri birbirlerinin üstündeydi ve pistin ortasında öylece duruyorlardı. Winter’ın gözlerine saatlerce bakabileceğini anladı o an. Çok güzeldi, daha önce daha güzellerini görmüştü ama Winter’ın bakışlarında ayrı bir şey vardı; açıklayamadığı bir şey. Ne olduğundan şu anda emin olamıyordu ama ileride ikisinin neler yaşayacaklarını şimdiden bilse bu gece burada bu kadar rahat olabilir miydi acaba?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Acantha Winter Psyche
Manken
Acantha Winter Psyche


Mesaj Sayısı : 49
Kayıt tarihi : 17/09/09
Yaş : 38
Nerden : Londra

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyCuma Ara. 04, 2009 11:01 pm

“Bence yinede yalnız hissediyorsun, içeriyi tararken takındığın bakışlar ve şu gülümsemenin altında bile bunu görebiliyorum.” Gerçekten bu kadar yalnız mı görünüyordu? Aslında gerçekten yalnız olduğu söylenebilirdi. Gün içinde birçok kişiyle görüşmesine rağmen hepsi iş icabıydı. Doğru düzgün ne arkadaşlarıyla ne de ailesi ile görüşüyordu son zamanlarda. Dwayne’in gözlerinin içine doğru şaşkınlıkla bakınca, genç adam hemen toparladı. Bu tür konulara girmek istememişti ve neyse ki çabuk kapanmıştı. O sırada şarkının bitmesiyle ikisi de durakladılar ama birbirlerinden ayrılmadılar. Bir an afalladı ama sonra ne yapması gerektiğini hatırladı. Elini isteksizce – ki bu garip duygu karşısında kendisi bile şaşırmıştı- Dwayne’in elinden çekti. “Oturalım istersen.” Dedi gülerek. Sanırım biraz rezil bir hareketti ama kendisini tutamamıştı. Ve o an hoşuna bile gitmiş gibiydi. Bara doğru dönerkense sahnedeki arkadaşını unutmuştu bile. Bu yeni tanıştığı adama gerçekten ısınmaya başlamıştı. Bu ısınmaktan da öteye gider miydi acaba? Daha tanışalı bir saat olmamıştı ama Winter şimdiden bir şeyler hissediyordu ve bu onu çok şaşırtıyordu. İlk görüşte aşka hiç inanmamıştı ama artık bu fikre daha sıcak bakıyordu. Oturduktan sonra Dwayne’in bir içki daha istemesi dışında konuşmadılar. Sonunda içkiler bitmek üzereyken sessizliği Dwayne bozdu.“ İçerisi çok sıcak oldu. Çıkıp biraz hava alalım mı?”“Tabii, olur.” Ayağa kalktığında başı dönmeye başladı; son içtikleri şey oldukça sertti. Biraz yürüdükten sonra bir kez daha ilk konuşan Dwayne oldu.

“ Az önce, pistte yalnız olmadığını söylerken ne demeye çalıştın? ” “ Şey, yanımda sen varsın yani yalnız sayılmam, değil mi?” Yine aynı konu açılmıştı ama bu defa kendisini daha rahat hissediyordu. Hatta gülümsüyordu bile. Dwayne de cevaptan hoşnut olmuş gibiydi. “Yani sevgilim yok.” Diye devam etti bu sefer daha içten bir gülüşle. Sorunun tam yanıtı buydu sanırım.

Bir süre sonra başı çok daha kötü dönmeye başladı. Hatta bir an düşecek gibi oldu ama Dwayne son anda onu tuttu. “Sanırım artık eve dönsem iyi olur.” Her ne kadar gitmek istemese de düşüp kalmak istemiyordu. Bu halde arabayı nasıl süreceği hakkında ise hiçbir fikri yoktu. Neyse ki Dwayne buna bir çözüm bulmuş gibiydi. “Arabayla gelmedim ama senin araban varsa eve kadar ben götüreyim. Bu halde araba sürmemelisin.” Olur, anlamında başını salladı. Arabanın anahtarını verdikten sonra kendisini ön koltuğa attı. Mide bulantısını bastırmaya çalışarak evi tarif etti. İçinde bulunduğu durum gözüne garip gözükmeye başlamıştı. Bu adamı tanıyalı kaç saat olmuştu ki sarhoş bir haldeyken arabasını ve kendisini ona teslim ediyordu. Bu Winter’ın yapacağı bir şey değildi ama ne yaptığını biliyor gibi gözükmüyordu zaten. Eve vardıklarında birkaç dakika ayakta kalmayı başaracak kadar iyi olmuştu. “Arabayı şuraya park edebilirsin. Ah, bu arada sen eve nasıl döneceksin?” Dwayne bilmediğini anlatırcasına yüzüne bakınca aklından geçenleri söyleyip söylememek konusunda kararsız kaldı ve bugün birçok defa yaptığı gibi aptalca davrandı. “ İstersen yukarıya gel. Hem bana kahve yapacak birine ihtiyacım var gibi görünüyor. ” Her ne kadar gülümsese de söylediği şeylerin farkına birkaç saniye sonra farkına vardı. Ne yapıyorum ben!


En son Acantha Winter Psyche tarafından Paz Ara. 06, 2009 9:54 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eugen Dwayne Russell
Adli Tıp Çalışanı
Eugen Dwayne Russell


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 17/09/09

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyC.tesi Ara. 05, 2009 2:02 pm

Gülümseyerek Winter’ın bu hoş teklifini kabul etti Dwayne. Bir eliyle sözde düşmemesi için Winter’ın belini kavramışken onun kapıyı açmasını bekliyordu. Winter’ın hangi ara bu kadar kafa olduğunu çözememişti ama bu haliyle normal halinden daha tatlı görünüyordu gözüne. Daha kırılgan, daha masum. İçeriye girdiklerinde Winter’ı bırakarak kapının önünden birkaç adım uzaklaştı. Ne yapması gerektiğini çözememişti. Winter’ın hala onu evinden kovma olasılığı da yok değildi hani. Yinede çekinen davranmaktansa hareket etmenin daha iyi olacağına karar vermiş olacak ki yürümeye başladı. Büyük bir ev değildi ama görebildiği kadarıyla Winter zevk sahibi biriydi, “ Mutfak şurada, ben hemen dönerim.” Winter’ın kendine gösterdiği yere doğru ilerlemeye başladı. Evin geneline bakınca mutfak oldukça büyük gözüküyordu aslında. Özellikle tek bir kişi için bu kadar büyük bir yemek masasının nasıl bir ihtiyaç olduğunu çözememişti Dwayne. Tezgâhın üstünde bulduğu kupaları lavabonun yanına koyup, dolapları karıştırmaya başladı. Normal bir insanın kahvesini nerede olurdu acaba? Birkaç yere baktıktan sonra Winter’ı beklemeye karar verdi. Sonuçta Winter’ın mutfak dolaplarını karıştırmak için can atmıyordu.

Winter’ın mutfağının dizaynını ezberlediğine emin olduğunda, Winter’ın nerede kaldığına bakmak için mutfaktan dışarıya çıktı. Gidebileceği fazla yer yoktu zaten, salonda olmadığını biliyordu geriye banyo veya yatak odası seçenekleri kalmıştı ki yatak odasının önünde olduğunu fark etti. Kapının eşiğinde durup birisinin soyunmasını izlemek Dwayne için bile normal karşılanabilecek bir durum değildi. Yine de kendisine hâkim olamıyordu. Winter farklıydı sanki diğerlerinden, buna karar vermek için erken olabilirdi, aslında yoktu öyle bir şey Dwayne için olamazdı en azından, bütün kadınlar aynıydı işte durmuş ne düşünüyordu burada. Kendinde miydi? Winter’a doğru birkaç adım attığında fark edildi. Winter kendisine döndüğünde aralarında hiç mesafe kalmamıştı, yüzündeki gülümseme ile hafifçe Winter’a eğildi ve dudaklarıyla dudaklarına dokundu. Ardından diliyle Winter’ı yoklarken ellerinin altında Winter’ın bedeninin kasıldığını hissetti. Belki geri çekilmeliydi ama başladığı işe devam etti. Winter hışımla kendini çekene kadar. “ Sen, Tanrı aşkına ne yaptığını sanıyorsun sen?” afallamış gibi kendini geri çekti Dwayne, bir an için boş boş Winter’ın yüzüne baktı. Onu gecenin bu saatinde evine sadece kahve içmek için davet etmiş olamazdı. Hiç tanımadığınız birini gecenin bu saatinde evinize davet etmezdiniz aslında. Eh zaman kötüydü her gün Dwayne’in önündeki masaya birçok ceset geliyordu ve bunların çoğu da ecelleriyle ölmüş kişiler değillerdi. Katiller, sapıklar alabildiğine çoğalmışlardı ve kadın olsun erkek olsun artık çok daha dikkatli yaşamak zorundalardı. Winter şanslıydı aslında Dwayne’in ne onu öldürmek ne de ona tecavüz(!) etmek gibi bir niyeti vardı. Hayırdan anlardı Dwayne, sonuçta o masum bir vatandaştı.

Winter’ın belini tutan elini oradan çekmeden diğer eliyle saçlarını yüzünden geriye itti. Sevgi dolu bir gülümseme vardı yüzünde, kadının sağ tarafına doğru eğildi saçlarına bir öpücük kondururken fısıldadı “ Çok güzelsin.” sanki Winter’ı yıllardır tanıyor, biliyormuş gibi yaptığı her harekette kendinden oldukça emindi Dwayne. “ Seni istiyorum.” çok normal bir şey diyormuş gibi oldukça düz bir ses tonuyla söylemişti beni. Yani demek istediğim ‘ Bir sigara versene’ der gibi konuşmuştu. Winter ellerinin altında tepkisiz dururken Dwayne bundan cesaret alarak yeniden dudaklarına döndü Winter’ın. “ Şeytanın bir şakası olduğunda ısrar ediyorum Winter.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Acantha Winter Psyche
Manken
Acantha Winter Psyche


Mesaj Sayısı : 49
Kayıt tarihi : 17/09/09
Yaş : 38
Nerden : Londra

Başlangıç? Empty
MesajKonu: Geri: Başlangıç?   Başlangıç? EmptyC.tesi Ara. 05, 2009 9:09 pm

Yüzünü yıkamak için kendisini hemen banyoya attı. Kendini tanıdığı halde ne diye böyle rezil ediyordu ki? Zaten bugün yaptığı hiçbir şeye anlam veremez olmuştu. Ama o an bunu düşünecek halde değildi. Biraz olsun kendine gelince yatak odasına geçti. Üzerine rahat bir şeyler giyip hemen uyumak istiyordu. Tabii bunu hayal ederken içerideki adamı çoktan unutmuştu. Birkaç dakika sonra saçında hissettiği ürperti bunu hatırlattı. Arkasına dönmesiyle dudaklarında Dwayne’in dudaklarını hissetmesi bir oldu. Bir an kendisine gelemedi ama sonra hızla geri çekildi. “Sen, Tanrı aşkına ne yaptığını sanıyorsun sen?” Neden böyle tepki verdiğini kendisi de anlamamıştı aslında. Sonuçta ondan hoşlanmadığını söylerse buna kimse inanmazdı. Onu evine çağıran da oydu. Kendisine ilgi gösteren bu adam bir kahve yapıp çekip gitmeyi düşünmezdi zaten. Belki istediği buydu, belki de sarhoş kafayla yaptığı aptalca bir hareketti; bilemiyordu. Ama Dwayne kötü birine benzemiyordu. Hem eğer ondan hoşlanmaya da başlamışsa asıl aptalca olan onu reddetmek olmaz mıydı?

O kafasından yüzlerce soru geçirirken Dwayne işine devam ediyordu. Bu kez dudaklarını saçında hissettiğinde istemsizce gözlerini kapattı ve içini bir huzur kapladığını fark etti. Bir yandan da rüyadaymışçasına duyduğu sözleri anlamıyordu. Bunun hem içkiden hem de Dwayne’den kaynaklandığının farkındaydı. “Seni istiyorum.” Aynı şeyi tekrar etmek istedi ama konuşamıyordu. Sadece heyecanla alıp verip nefesi duyuluyordu. Bir de ara sıra Dwayne’in büyüleyici sesi. Büyüleyici? Ne zamandır böyle düşünüyordu acaba? “ Şeytanın bir şakası olduğunda ısrar ediyorum Winter.” Cevap vermesine fırsat kalmadan dudakları daha iyi bir işle meşgul olmaya başladı. Bu defa hiçbir şekilde itiraz etmiyordu. Adeta kendisini Dwayne’in kollarına bırakmıştı ve bundan hiçte rahatsızlık duymuyordu. Hatta itiraf edecek olursa hoşuna da gidiyordu. Dwayne de ondan cesaret alırcasına öpüşünü derinleştirdi ve sırtını okşayan elleri kalçasına doğru inmeye başladı. Yavaşça kollarını boynuna doladı. Huzur, aşk, haz birbirine karışmıştı. Tekrar başı dönmeye başladı ve vücudunu Dwayne’e yaslayıp başını omzuna koydu. “Neden sana hayır diyemiyorum?” dedi nefes nefese. Kelimeler ağzından tane tane çıkıyordu. Ve ileride bu sözü ne kadar çok tekrar edeceğini bilmeden kendisini mutlu hissetti.

Dwayne onu kucağına alıp yatağa götürürken bugün yaptıklarından pişman olmayacağından emindi. Bir gece de bir adama bu derece ısınması normal şartlarda garip gelirdi ama o an her şey normal gözüküyordu gözüne. Üstüne üstlük uzun zamandır gerçekten mutlu olduğunu hissediyordu. Belki de kendisini yalnızca işe ya da ailesine vermemeliydi. Hayatına birilerinin girmesi iyi olabilirdi. Belki de kendi mutluluğu için de bir şeyler yapmasının vakti gelmişti. Dwayne dudaklarına ve boynuna öpücükler kondururken bundan emindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Başlangıç?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
'Life' :: İngiltere :: Bishopsgate :: The Devil's Joke-
Buraya geçin: