Hiç kimse aynı değildir. Her insanın kendine has özellikleri, görünüşleri, güzellikleri vardır. Ve her insanın bir kaderi… Dünya üzerinde var olmuş yada olacak tüm insanlar arasında ki en büyük fark kaderleridir. Bazen düşünürüm kader nedir ki? Sanırım dünyanın ne kadar adaletsiz olduğunun bir kanıtı. Kimisi herkes tarafından fark edilecek bir güzelliğe sahipken diğerinin yüzüne bile bakılmaz. Kimisinin parası fazla gelirken diğeri bir ekmek alacak parayı bulamaz. Kimisinin mükemmel bir ailesi vardır. Bir diğerinin ailesi yoktur…
Ben kimim bilmiyorum? Kaderin hangi tarafındayım? Şanslılar ve bahtsızlar… Dünya bu şekilde ikiye ayrılabilir belki de. Sonuçta bir şey ya iyidir ya kötüdür. Peki ben iyi miyim yoksa kötü mü? Tek bildiğim kaderin çelme takıp düşürdüğü anlaşılmaz biriyim. Anlaşılmazım çünkü ben bile kendimi tanıyamazken kim tanıyabilir kim sevebilir ki beni? Aslında en iyisi bu… Tanımayın, sevmeyin beni! Benden nefret etmelisiniz ki benden sizden nefret edeyim. Başka türlü hayatta kalamam artık. Kader yalnız kalmamı istemişse bunu değiştiremem. Ama ben hayata yenilmeyeceğim. Ne kadar düşürse de beni ne zaman dengede kalmayı başarsam, yenilmeyeceğim. Onlar bana yenilecekler. Kaderleri iyi yazılmış şanslılar benim gibi bir zavallıya yenilecekler. Hiç farkında olmadan. Aslında şu an bile yenilmekteler. Mutlu olduklarına inanıyorlar ve geleceği hiç düşünmüyorlar. Oysa ki şu an sessizliğimle onların geleceklerini yok ediyorum. Sessiz bir şekilde gözlerim onları izlerken aklımdan geçenleri tahmin bile edemezler.