Isis Philippe Konservatuar Öğrencisi~Tiyatro Bölümü
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 17/09/09 Yaş : 34 Nerden : Londra
| Konu: Isis Philippe Ptsi Eyl. 21, 2009 1:02 pm | |
| ~ Isis Ramona Philippe 23 Temmuz Konservatuar Öğrencisi Tiyatro Bölümü 19 Yaşında Aslan Burcu Beni görenler, tanıyanlar her zaman çılgın olduğumu söylerler. Bu görüşe tamamıyla katılıyorum. Aynaya baktığımda gördüğüm ilk şey bu oluyor. Gözlerimde her zaman aynı ışıltı. Kendimi seviyorum. Bu yüzden kendime güveniyorum da. Her şeyde olmasa bile birçok konuda. Eh, yetenekli olduğumu da gizlemeyeyim değil mi? Harika rol yaparım. Bu yeteneği çöpe atmanın doğru olmayacağını düşündüğüm için oyuncu olmaya karar verdim. Aslında ben bu işi çok seviyorum. Farklı şekillere girmek, farklı hayatların içinde kendimi bulmak… Bu benim sahip olduğum en mükemmel şeylerden biri. Rol yapmayı severim ve bunu kimi zaman günlük yaşamımda da kullanabilirim. Bazen istediğim şeye sahip olmak için, bazen bir ortama girebilmek için ve buna benzer şeyler işte. Buradan çıkaracağınız sonuç benim bir sahtekar olduğum olmasın, lütfen. Buna şiddetle karşı çıkıyorum. Kimseyi kandırmayı, yalan söylemeyi sevmem ben. Sadece gerekli olduğunda. Beni tanısanız ne kadar iyi biri olduğumu anlarsınız zaten. En iyisi bunu zamana bırakalım ve ben kendimden bahsetmeye devam edeyim. Ben yeteneğimi kullanarak okuldan kurtulma amacıyla hasta numarası yapmadım hiç. Bunun için elime fırsat geçmedi desem daha doğru olur. Çünkü okula gitseydim eminim ki yapardım. Öyle yaramaz bir çocuktum ki! Annemin sık sık söylediği şeylerden biri, beni kendi doğurmasa bizim ailemizden olduğuna inanmayacağıydı. Bu sözlere aldanmazdım, kırılmazdım. Ben kendimi seviyordum. O haşarılıklarımı, yaptığım numaraları ve tüm yaramazlıklarımı. Anne ve babamın da bana asla bağırıp çağırmadan, kibar bir dille yaptıkları uyarılara rağmen beni sevdiklerini biliyordum. Hatta bu halimi şirin bile buluyorlardı. Ama ne olursa olsun asil bir aileydik. Ben de kibar ve asil bir kız olmalıydım. Ama sevgili anneciğim, babacığım ne yazık ki asla böyle olamadım. Her neyse, böyle asil bir aileye yaraşır şekilde eğitim almam gerektiğinden(miş) okula gitmedim. İkiz kardeşimle birlikte evde eğitim gördük. Dersten kaçma gibi bir lüksümüz olmuyordu ne yazık ki. Şimdiyse o eğitimi aldığım için çok mutluyum. Ailem her zamanki gibi benim için farklı hayaller kursa da bu kez onları dinlemedim. Ne olmak istediğimi biliyordum. Biraz karşı çıksalar da kabul ettiler. Etmek zorundalardı. Pişman olacağımı falan söyledilerse de ben hiçbir şeyden pişman olmadım ki bundan da olmayacağım. Hayatımdaki ikinci önemli konu; müzik. Düşünmedim değil acaba müzik bölümüne mi gitsem diye. Ama vazgeçtim. Tiyatro kadar büyük bir yeri yok müziğin. Yine de onu yabana atmamak lazım. Hem çok sevdiğimi hem de bu konuda da yetenekli olduğumu düşünürsek. Boş olduğum her daim elimde mp3çalarım görebilirsiniz beni. Yaptığım her işin içine katıyorum neredeyse. Kitap okurken, düşünürken, yürürken, koşarken… Bunun yanında sesimin güzel olduğunu da söyleyen çoktur. Birkaç kez amatör gruplarla çalıştığımda olmuştu. Şimdi üniversiteye başladığım bu sene erteledim bu işi. Sonra devam etmek isterim tabii. Çok iyi olmasam da bir iki müzik aleti de çalabiliyorum. Yine benim sevgili ailem sağ olsunlar. Yedi yaşımda başlayıp iki sene piyano dersi aldım. Sonunda öğretmenim bunu istemediğimi bu yüzden başaramayacağımı söyledi. Yıllar sonra kendi isteğimle gitar çalmayı öğrendim. Bu konu da hepsinden iyi olduğum söylenebilir. Son bir senedir de merak saldığım keman kursuna başladım. Bu kez başaracak gibiyim, hadi hayırlısı. Bu da üç dersem bana öyle garip garip bakmazsınız değil mi? Evet, üçüncü seçeneğim bir fotoğrafçı olmaktı. Annem bunu duysaydı bayılırdı herhalde. Ama ne yapayım, içimde ki o sanatçı ruhuna karşı gelemem ya. Profesyonel olmasa bile kendi çapımda yaptığım şeyler var. Boş vakit bulduğum zaman iki sene önce aldığım ve çok sevdiğim fotoğraf makinemi kapıp kendimi sokaklara atarım. Öyle çok şey var ki, hangi pozu yakalayacağımı bilemiyorum? Londra gerçekten çok güzel bir şehir ve görülmeye değer çok fazla yer var. Ben de bu mükemmel manzaraları ölümsüzleştiriyorum. Beni affet anne, yanlış bir şey yapmıyorum. Ah biriciğim benim! Canım kardeşim, ikizim, arkadaşım, her şeyim… Böyle bir kardeşe sahip olmak için ne yaptım ki ben? O bana Tanrı’dan bir hediye bence. Çocukluğumuzdaki benzerliğimiz büyüdükçe kaybolsa da ruhumuz hep aynı. Kavga ettiğimizi değil kolay kolay tartıştığımızı bile hatırlamıyorum. Çocukken küçük kıskançlıklar var mıydı hatırlamıyorum ama bunlar önemsiz zaten. Şu an benim için ondan değerli hiçbir şey yok. İkizlerin görünüm olarak birbirine benzediklerini duymuştum ama ruhlarının böylesine benzeyebileceğine inanmazdım. Issa’yla herhangi bir şeyi yapmayı seviyorum diyemem; çünkü birlikte yaptığımız her şeyden keyif alıyorum. Sahip olunacak en iyi kardeş, en iyi arkadaş… Daha ne diyebilirim ki! Tanıştırayım, bu da benim mutluluğum Dream. Hakkında çok fazla bir şey söyleyemem. Görüp görebileceğiniz en müthiş kedidir o. Birlikte oyunlar oynamaya ikimizde bayılıyoruz. Kar gibi beyaz ve yumuşacık tüylerini okşarken rahatlıyorum. Onunla konuşmak çok güzel oluyor. Her ne kadar konuşamasa da beni anladığını biliyorum. | |
|
Isis Philippe Konservatuar Öğrencisi~Tiyatro Bölümü
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 17/09/09 Yaş : 34 Nerden : Londra
| |
Issa Philippe Konservatuar Öğrencisi~Tiyatro Bölümü
Mesaj Sayısı : 57 Kayıt tarihi : 17/09/09
| Konu: Geri: Isis Philippe Perş. Ara. 03, 2009 8:01 pm | |
| | |
|
Isis Philippe Konservatuar Öğrencisi~Tiyatro Bölümü
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 17/09/09 Yaş : 34 Nerden : Londra
| Konu: Geri: Isis Philippe Cuma Ara. 04, 2009 9:23 pm | |
| Evet, yazmışım zaten. K-Y yapayım ilhamım yok ya. | |
|